Cumhurbaskanimizin 1915 olaylari için arsivlerin ortaya konmasi ve bilimsel yaklasim çagrisi da buna yöneliktir.

Cumhurbaskanimizin 1915 olaylari için arsivlerin ortaya konmasi ve bilimsel yaklasim çagrisi da buna yöneliktir.

Gündem 22.04.2021 12:36:16 0
Cumhurbaskanimizin 1915 olaylari için arsivlerin ortaya konmasi ve bilimsel yaklasim çagrisi da buna yöneliktir.

Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Prof. Dr. Fahrettin Altun:

“Bugün asirlar boyunca baris içinde beraber yasamis Türk ve Ermeni halklarinin ortak geçmisini çarpitarak, tarihten husumet çikarmaya tevessül eden bir anlatiyla karsi karsiyayiz. Ve bu anlatiya karsi çikiyoruz.”

“Sayin Cumhurbaskanimizin 1915 olaylari için arsivlerin ortaya konmasi ve bilimsel yaklasim çagrisi da buna yöneliktir.

Bu bir hakikat çagrisidir.”

“Sözde ‘Ermeni soykirimi’ iddiasi, gerçeklerle hiçbir bagi olmayan, sadece siyasi hesaplardan beslenen bir iftiradir.”

“Kullanisli bir yalan üzerinden Türkiye’ye saldiranlarin derdinin Osmanli Ermenileri veya tarihi magduriyetler olmadigini hepimiz çok iyi biliyoruz.”

Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanligi tarafindan 1915 olaylarinin tarihsel arka plani, hukuki boyutu ve günümüze yansimalarini ele almak amaciyla “1915 Olaylari Uluslararasi Konferansi” düzenlendi.

Çevrimiçi olarak gerçeklestirilen konferansin açilis konusmasini Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Prof. Dr. Fahrettin Altun ile Türk Tarih Kurumu Baskani Prof. Dr. Birol Çetin’in yapti.

Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Prof. Dr. Fahrettin Altun, bu programda ortaya konacak fikirlerin gerçeklerin ortaya çikmasina katki saglayacagini; zira tarihin, mütevazi ancak bir o kadar da cesur insanlarin hakikate olan inançlari sayesinde dogru okunabildigini dile getirdi.

Geçen yüzyili, tarihin önemli kirilma anlarina sahne olan müstesna bir dönem olarak tanimlayan Altun, “Dünya savaslari, yikilan imparatorluklar, degisen sinirlar ve gelisen demokrasi 20. yüzyilin kilometre taslari oldu.

Dünya, tipki kabuk degistirir gibi siyasal açidan devasa bir dönüsüm yasadi.

Yüzyillara sari aliskanliklar, sinirlar ve yönetim biçimleri degisirken büyük sancilar da yasandi.

Hemen her cografyada yasanan acilar, günümüze sadece tarih kitaplariyla degil, anne-babalardan çocuklarina masallar ve anilarla da tasindi. Kimi olaylar mitlesip gerçekle bagini koparirken kimi hadiseler hak ettigi gerçeklikten payini alamadi.” diye konustu.

20. yüzyilin bu anlamda çok önemli bir olaya taniklik ettigini ve Birinci Dünya Savasi sonunda üç büyük imparatorlugun dagildigini anlatan Altun, “Osmanli Imparatorlugu, Avusturya-Macaristan Imparatorlugu ve Çarlik Rusya’si, etkileri günümüze kadar gelen zorlu dönüsümlere ugradi.

Kayitlara göre 65 milyon askerin seferber edildigi bu ilk küresel savasta 38 milyon sivil ve asker hayatini kaybetti.

Dönemin düsük nüfus rakamlarini da hesaba kattigimizda böylesine yüksek bir kayip, savasa katilan tüm ülkelerde kuskusuz büyük travmalar yaratti.” ifadelerini kullandi.

“TEHCIRDE YASANAN ACILARI DERINDEN HISSEDIYORUZ”

Fahrettin Altun, birçok cephede kahramanliklar sergileyen Türk milletinin, milyonlarca insanin hayatina mal olan bu savastan çok ciddi sekilde etkilendigini belirterek, sunlari kaydetti:

“Osmanli milleti bir bütün olarak, Imparatorlugun son döneminde olaganüstü zorluklarla mücadele etti.

Çanakkale’de, Kafkasya’da, Hicaz’da Filistin’de ve Irak’ta büyük mücadeleler verdik. Osmanli Imparatorlugu da dahil olmak üzere savasin bütün cephelerini tarif edilemez bir kargasaya sürükleyen Birinci Dünya Savasi esnasinda, ne yazik ki, Anadolu insanini büyük acilara gark eden hadiseler yasandi.

Ayni dönemde Sarikamis’ta binlerce askerimiz donarak sehit oldu; Kafkasya cephesinde Osmanli topraklarina saldiran Rus ordulariyla çarpisan kuvvetlerimizi, düsmanla isbirligi yapan Ermeni çeteleri arkadan vurdu.

Osmanli milletine mensup farkli kesimler vatan davasi için güç birligi yaparken; kimi yerlerde dönemin düsmanlariyla is birligi yapan bazi yapilar ortaya çikti.

Dogu Anadolu’da yasanan çatismalar sonucu Türk ve Ermeni on binlerce insan hayatini kaybetti.

Bu olaylar üzerine ordunun hareketlerini zorlastirici davranislarda bulunan, halka saldiran ve düsman ordusu ile isbirligi yapan çetelere yataklik eden Dogu Vilayetleri'ndeki Ermeni kökenli kimi Osmanli vatandaslari Osmanli Imparatorlugu sinirlari içerisindeki Suriye topraklarina gönderilmek üzere 1915 Tehciri'ne tabi tutuldu. Savas kosullarinda, sivillerin korunmasi ve vatan savunmasi amaciyla belirli bölgelerde yasayan Ermeniler tehcir edildi. Bu emniyet tedbiri uygulanirken, bütün siddetiyle süren savas sartlari altinda, ne yazik ki, istenmeyen olaylar da meydana geldi; Türklerden de Ermenilerden de can kayiplari oldu; acilar yasandi.

Bu yasananlar günümüze kadar gelen tartismalarin da temelini olusturdu.”

Altun, “Türkiye Cumhuriyeti olarak, Osmanli Imparatorlugu tarafindan 1915 yilinda kabul edilen Tehcir Yasasi’nin uygulanmasi asamasinda yasanan acilari tüm kalbimizle, derinden hissediyoruz. Ermeni vatandaslarimizin geçen yüzyilda yasadigi acilara ortak olmayi vicdani ve ahlaki durusumuzun bir geregi olarak görüyoruz. Cumhurbaskanimiz Sayin

Recep Tayyip Erdogan’in da ifade ettigi gibi ‘hep birlikte Türkiye olmanin’ da acida ve sevinçte birlik olmaktan geçtigine inaniyoruz.” ifadelerini kullandi.

“BU TOPRAKLARDA YASANAN ACILARI BIRBIRINDEN AYIRMIYORUZ”

Fahrettin Altun, “Bununla birlikte, bugün asirlar boyunca baris içinde beraber yasamis Türk ve Ermeni halklarinin ortak geçmisini çarpitarak, tarihten husumet çikarmaya tevessül eden bir anlatiyla karsi karsiyayiz. Ve bu anlatiya karsi çikiyoruz. Zira biz bu topraklarin her kösesinde yasanan acilari birbirinden ayirmiyoruz. Geçmisi, dini, etnik kökeni, mezhebi ne olursa olsun, insanlarin bu topraklarda yüzyillarca kardesçe yasadigini çok iyi biliyoruz.” degerlendirmesinde bulundu.

Altun, 1915’te ne olduguna dair tartismalarin 100 yildan fazla bir zaman sonra hala devam etmesinin nedeninin, 1915 olaylarinin tümüyle siyasal ve ideolojik bir konu olarak ele alinmasina yönelik israr ve inat oldugunu vurguladi.

Birilerinin hadiseyi siyasal zemine tasiyarak, onu emperyal amaçlar için kullanisli hale getirmeye çalistigina isaret eden Altun, “Sürekli degisen aktüel siyasal yaklasimlarin, 100 yillik tarihi meselelere saglikli bakamayacagi çok açiktir.

Siyasallastiginda, bu gibi tarihi konularin günlük kisir tartismalara alet olmasi kaçinilmazdir.

Dolayisiyla farkli parlamentolarin tartismali tarihsel meselelerde verdikleri kararlar onlari demokrat yapmaz ancak dayatmaci ve zorba yapar.

Tarihte yasanilan acilar da bugünün siyasetçileri için birer çikar unsuru haline gelir. Bu da magdurlara ve yasadiklari acilara karsi yapilabilecek en büyük saygisizliktir.” diye konustu.

“CUMHURBASKANIMIZIN HAKIKAT ÇAGRISI, SAMIMIYETIMIZIN GÖSTERGESIDIR”

Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanda temel gayesinin hakikat ve adalete hizmet oldugunu vurgulayan Altun, “Bu temel perspektif, yalnizca bugün yasanan haksizliklara karsi çikmayi degil, tarihte yasanmis olaylara da adil bir sekilde yaklasmayi gerektirir. Iste bu yüzden bizim hakikat mücadelemiz pür hakikat içindir. Hakikate ulasma istegimiz siyasal bir kazanim için degil, hakikatin kendisi içindir.

Sayin Cumhurbaskanimizin 1915 olaylari için arsivlerin ortaya konmasi ve bilimsel yaklasim çagrisi da buna yöneliktir.

Bu bir hakikat çagrisidir.

Dolayisiyla sonuçtan çekinmeden hakikat çagrisinda bulunmamiz, bu konudaki samimiyetimizin de bir göstergesidir.” ifadelerini kullandi.

“TARIHE ADIL HAFIZA PERSPEKTIFINDEN BAKILMALI”

Fahrettin Altun, magdurlara saygi göstermenin en güzel yolunun tarihe adil hafiza perspektifinden bakmak oldugunu belirterek,

“Bunun yolu da geçtigimiz yüzyilda bu topraklarda tam olarak ne yasandigini seffaf, dürüst ve bilimsel bir biçimde ortaya koymaktir.” dedi.

Afyon HABERI


Perşembe 18.4 ° / 8 °
Cuma 20.3 ° / 8.2 °
Cumartesi 13.8 ° / 6.8 °