DEPREM ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORU HAZIRLANDI.
Prof. Dr. Veysel EROĞLU – 27.04.2023
Malum olduğu üzere Deprem Araştırma Komisyonumuz, yoğun bir çalışma döneminin ardından raporunu hazırladı ve Meclis Başkanlığına sunma safhasına getirdi.
Öncelikle 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ülkemize baş sağlığı ve sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Maalesef bu depremlerde 50 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 115.000 civarında vatandaşımız da yaralı olarak kurtarılmıştır.
Rabbim bir daha böyle acılar göstermesin.
6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan ve sabaha karşı 04.17’de meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki deprem ile Aynı gün takriben 9 saat sonra Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde saat 13.24’te vuku bulan 7,6 büyüklüğündeki deprem, ülkemizi ve hatta bütün Dünya’yı derinden sarsmıştır.
Deprem, 11 ilimizi birden etkilemiş olması dolayısıyla afetin boyutu da çok büyük olmuştur. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye, Adana, Diyarbakır ve Elâzığ illerimiz depremlerden etkilenmiştir.
Depremin gerçekleştiği derinliğe baktığımızda, Kahramanmaraş depremi yerin 7 km altında meydana gelmiştir. 2011 Japonya depremi 30 km derinlikte ve 1960 Şili depremi 33 km derinlikte gerçekleşmişti.
Fay kırılma uzunluğu itibariyle Kahramanmaraş depremi, meydana gelen bütün depremlerden en uzun faya sahiptir.
Kahramanmaraş depreminden bölgede yaşayan takriben 14 milyon vatandaşımız doğrudan etkilenmiştir. 14 milyon nüfus çok büyük bir nüfustur. Belçika, Yunanistan, Portekiz ve Azerbaycan gibi bazı ülkelerin nüfusundan daha fazla nüfus depremden etkilenmiştir.
Meydana gelen bu deprem, 108.812 km2 alanı doğrudan etkilemiştir. Bu büyüklükte bir alan Hollanda, İsviçre, Avusturya, Güney Kore ve Bulgaristan gibi bazı ülkelerin yüz ölçümünden daha büyüktür.
Bütün bu mukayeseli rakamlara baktığımızda afetin boyutunun ne kadar büyük olduğunu sizler de takdir edersiniz.
Devletimiz arama kurtarma çalışmaları başta olmak üzere, barınma ve gıda ihtiyaçları da dâhil olmak üzere depremzede vatandaşlarımıza bütün imkânlarını seferber etmiştir.
Devletimiz bütün kurumlarıyla deprem bölgesinde çalışmalarına devam etmektedir. Halen enkaz kaldırma çalışmaları ve kalıcı konut inşaatları, yapılan çalışmaların en önemli kısmını oluşturmaktadır.
Kalıcı konutlar için de Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ve TOKİ çalışmalara başlamıştır.
Deprem bölgesinde, 507.000’i konut ve 143.000 köy evi olmak üzere 650.000 yeni konut yapıyoruz.
Bunlardan 319.000 konut bir yıl içinde teslim edilecektir.
Allah’a şükür ilk konutların anahtarları Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından hak sahiplerine dağıtılmıştır. Depremden 76 gün sonra Gaziantep Nurdağı’nda Kalıcı köy evleri tamamlanmıştır.
Ülkemizin tamamını etkileyen bu depremlerin bütün yönleriyle araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi için yüce meclisimizde bir araştırma komisyonu kurulmasına karar verilmiştir.
Bütün siyasi partilerin ortak kararıyla 09.03.2023 tarihinde;
“Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Sonuçlarının Bütün Yönleriyle Araştırılması, Depreme Dirençli Yapı Stokunun Oluşturulması ve Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının Etkinliğinin Artırılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu” kurulmuştur.
Komisyonumuz gerçekleştirdiği ilk toplantıda beni Komisyon Başkanı olarak seçmişler, ardından da yoğun bir çalışma programı gerçekleştirmiştir.
Türkiye aktif bir deprem ülkesi olarak geçmişten günümüze yıkıcı depremler ile karşı karşıya kalmış, meydana gelen hasar ve can kayıpları sebebiyle, içtimai hayat her yönüyle büyük ölçüde menfi olarak etkilenmiş ve etkilenmektedir.
Ülkemiz, Dünyanın aktif deprem kuşaklarından birinde yer alması sebebiyle var olan deprem tehlikesinin derinlemesine tahlil edilmesi ve deprem risklerinin de çok disiplinli olarak yürütülecek kapsamlı çalışmalarla azaltılması, depremlerin afete dönüşmesinin önüne geçecektir.
Mühendislik, fen ve ilmi çalışmalar, depremlerin tam olarak nerede ve ne zaman meydana geleceğini ve hangi büyüklükte gerçekleşeceğini önceden tam olarak tahmin edememektedir.
Bu sebeple deprem risklerinin asgari seviyeye indirilmesi için bir an dahi beklemeden gerekli adımlar belirlenmeli ve bu adımlar hızlıca atılmalıdır.
Halk arasında da ifade edildiği gibi “deprem öldürmez, bina öldürür” düsturu ile harekete geçerek sağlam zemine depreme dayanıklı binalar inşa edilmesi gerekmektedir.
Özellikle “Depreme Dirençli Şehirler” tesis etmek için Devletimiz bütün kurumlarıyla harekete geçmelidir. Sağlam zeminlerde, kaliteli malzemeler kullanarak, iyi bir mühendislik ve işçilik ile sağlam binalar inşa edilmesi bir zarurettir.
Söz konusu bu konutların sosyal donatılarıyla birlikte inşa edilmesi ise en önemli hususlardan biridir.
Fen ve ilim kaidelerine göre inşa edilen binaların, daha sonra belli zaman aralıklarında kontrol ve denetimi ise üzerinde durulması gereken bir başka husustur.
1999 Gölcük (Marmara) Depreminden sonra ülkemizde afet yönetim sistemi, kurumların organizasyonları ve mevzuatın geliştirilmesi noktasında çok önemli mesafeler kat edilmiştir.
Daha önce farklı kurumların mes’uliyeti altında olan afet yönetimi, 2009 yılında çıkartılan 5902 sayılı kanun ile Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) kurularak yetki ve sorumluluklar tek bir çatı altında toplanmıştır.
AFAD’ın kurulmasıyla birlikte; ülkemizde yeni bir afet yönetim modeli uygulamaya konulmuş olup, getirilen bu model ile öncelik, ‘‘Kriz Yönetimi’nden ‘‘Risk Yönetimi’’ne verilmiştir.
Bu alanda son yıllarda her ne kadar çok başarılı çalışmalar yapılmış olsa da son yaşadığımız Kahramanmaraş Depremleri; afet öncesi, afet esnası, afet sonrası ve özellikle mevzuat alanında yeni adımların mutlaka atılması gerektiğini bize göstermektedir.
Komisyonumuz, bütün bu konular doğrultusunda ülkemizde bu alanda mes’ul olan bütün kamu kurum ve kuruluşlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve akademisyenleri davet ederek alanları ile alakalı bilgi almıştır.
Komisyonumuz, özellikle kamu kurumlarımız özelinde hem 6 Şubat Kahramanmaraş Depremlerinde yaptıkları çalışmaları hem de bundan sonrası için depremler konusunda kendi alanları ile alakalı yapılması gerekenleri etraflıca dinlemiştir.
Üniversitelerimizin alanında uzman değerli akademisyenlerinden bazıları komisyonumuza gelerek bizzat bilgi sunmuş, bazı akademisyenlerimiz ise tespit, teklif ve tavsiyelerini yazılı olarak sunmuşlardır.
Komisyonumuz kısa sürede 13 toplantı tertip ederek, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum teşkilatları, dernekler, üniversitelerden değerli akademisyenleri dinleyerek Kahramanmaraş Depremlerini en ince detaylarına kadar incelemiştir.
Komisyonumuz;
Bahsi geçen kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin destekleri ve özellikle Komisyon üyesi değerli Milletvekillerimizin katkıları ile çok şümullü bir rapor hazırlanmıştır.
Araştırma Komisyonumuzun en önemli kısmını ise altıncı ve son bölüm oluşturmaktadır.
Altıncı bölümde Kahramanmaraş Depremleri başta olmak üzere genel olarak depremlerin afete dönüşmemesi için gerekli tespitler yapılmış, bu tespitlere göre teklif ve tavsiyeler geliştirilmiştir.
Her bir teklif ve tavsiyeden doğrudan mes’ul kurum ve kuruluş ile koordinasyon gerektiren kurum ve kuruluşlar belirlenmiştir.
Komisyonumuz hazırlamış olduğu raporda, depremlerin sebepleri ve alınması gereken tedbirlere dair adeta iğneyle kuyu kazar gibi çalışmış ve çok önemli tespitlerde bulunmuştur.
Ortaya konulan tespitlerin her birinin çözümüne dair teklif ve tavsiyelere de raporda yer verilmiştir. Toplam 165 tespitte bulunularak bu tespitlerin çözümüne dair 295 teklif geliştirilmiştir.
Tespitler iki ana başlık altında toplanmıştır.
Mevzuat düzenlemesi gerektiren hususlarla alakalı 52 tespit yapılmış ve 94 ayrı teklif sunulmuştur.
Kurumların yapması gereken hususlar için 113 tespit ve 201 teklifte bulunulmuştur.
Raporda yer alan bu tespit ve tekliflerden tek tek bahsetmek istemiyorum. Buna zamanımız da yok zaten. Ancak öne çıkan bazı tespit ve tekliflerimizi kısaca zikretmekte fayda görüyorum.
İlçe belediyelerinde ise Afet ve Risk Azaltma ve Kentsel Yenileme Şube Müdürlükleri kurulmalıdır.
Afet, koruma ve çevre gibi konularda politika ve ilmi gelişmeler ile uyumlu olan yeni bir mekânsal planlama anlayışının oluşturulan yeni bir İmar Kanunu hazırlanmalıdır.
Doğru cins ve doğru miktarda yardımın, ihtiyaç noktalarına sevk edilmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmek için
afet koordinasyon merkezinin bir Barkod Sistemi geliştirmesi gerekmektedir. Bu sistemle;
Bütün tespit ve teklifleri tek tek saymak mümkün değil ancak deprem ile alakalı aklınıza gelebilecek her konu ve alanda çok önemli tekliflerimizin olduğu bir rapor ortaya çıkmıştır.
Toplam 935 sayfalık bu raporun depremlerin afete dönüşmemesi için ülkemiz adına bir yol haritası olacağını düşünüyorum.
Bu raporu ilgili bütün kamu kurum ve kuruluşlarına, üniversitelere ve STK’lara göndereceğiz.
İnşallah Meclis Başkanlığımız da raporun uygulanması konusunda bir çalışma yapacaktır.
Sözlerimi burada tamamlarken Meclis Araştırma Komisyonumuzun her bir üyesine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Raporun yazım safhasında kurumlarımızdan gelen uzmanlara teşekkür ediyorum.
Araştırma Komisyonumuza bizzat gelerek veya çevirim içi olarak katılıp katkı sunan Kamu Kurum ve Kuruluş temsilcilerine, STK’lara ve üniversitelerimizin değerli ilim insanlarına gönülden teşekkür ediyorum.
Su Gibi Aziz Olunuz…