MUSTAFA TÜRK


EN UZUN 48 SAAT


Son günlerde Karadag ile yatip kalkiyoruz.

Bunun nedeni de 2022 Dünya kupasina katilmayi hedefleyen milli futbol takimimizin bu ülke ile yapacagi maç oldugunu hepimiz biliyoruz.  Yillar önce Karadag da tatilimizin bir bölümünü geçirdigimiz günleri bir kez daha yasadim anilarimda.

Böylesi önemli olan bu günlerde kisa bir sekilde Karadag günlerimi  sizlerle paylasmak istedim.

Arnavutluk Tiran da geçen dolu dolu üç günün arkasindan arkadasim Faruk Kilinç ile  Karadag'a gitmek istedik.

Bunun için kisa bir arastirmadan sonra, Sirbistan' dan yeni ayrilmis, Karadag adini alan ama bir çok ülke tarafindan Montenegro olarak bilinen ülkeye gitmek için yola çiktik.

Tiran'dan ayrilip  eski tip 302 yolcu otobüsü ile  bir yolculuk yapip önce Iskodra'ya geçtik.

Iskodra'da  çok fazla zaman harcamadan Karadag'a geçmek istiyorduk.

Bizim gibi Karadag' a gitmeye hazirlanan Alman çifti ile birlikte bir taksi ile anlasip Karadag yolculugumuz basladi.

Ben taksicinin yaninda yolculuk ederken Alman çiftin yaninda arkadasim Faruk bulunuyordu. Yaz aylarini geride birakmaya basladigimiz aylar olmasina ragmen her taraf yemyesil, bakimli bahçelerinin arasindan keyifli bir yolculuk yapmaya basladik.

Söför en az dört bes yabanci dil bilmesinden dolayi hepimiz ile iletisim kurup bizleride tanistiriyordu.

Yeni evli  Alman çifti ile az çok anlasiyorduk. Zamanin nasil geçtigini anlamadan Karadag'a girmek için sinir kapisina geldik.
Söför hepimizden pasaportlarimizi vizeletmek  için istedi. 
Pasaportlarimizi alan söför kontrol merkezine yöneldi.

Biz araçta kaldik.

Bes dakika sonra söför geri döndü, Alman çiftin pasaportlarini geri verdi.

Bizim pasaportlar ne oldu dedim, söför inceliyorlar beklememiz lazim dedi. Böyle bir olayi hiç beklemiyorduk ama sadece Türk oldugumuz için bunu böyle yaptiklarini kisa zamanda anladim. Yarim saat geçmesine ragmen pasaportlarimiz geri gelmeyince taksiden inerek vize kontrol merkezine girdim, görevli polis karsima dikildi. Yabanci dilim olmamasina ragmen isaret dili ile pasaportlarimizi sordum.

Karadag'a neden geldiniz ne zaman gideceksiniz gibi sorular soruldu. Ortada bir neden olmamasina ragmen bize eziyet ettiklerini anladim. Uçak biletimi çantamdan çikartarak geri dönüs tarihini gösterdim Kisa bir incelemeden sonra pasaportlarimizi verdiler.

O an tüm vatandaslarimizin sadece Türk olmasindan dolayi yasadiklari olumsuzluklari bizde  yasayarak ögrenmis olduk.

Taksiye binerek Karadag topraklarina geçtik. Taksi de kimseden ses çikmiyordu artik. Sadece yol aliyor nefes bile almiyor gibiydik.

Saatler bile ilerlemiyor gibi geliyordu.

Karadag'da Adriyetik denizinin en uç noktasi Uljine sehrine gittik.

Uljine bizim Bodrum ayarinda muhtesem denizi ve camileri ile güzel eski bir Osmanli sehri. Arnavut, Sirbistan, Kosava, Hirvat, Bosna Hersek, Makedonya gibi uluslarin yasadigi bir yer

. Uljine de güzellikleri yasadiktan sonra bir an önce bu ülkeden ayrilmak istedik.

Çünkü bir defa Karadag' da istedigimiz ortami bulamadik yani kisaca sevmedik

. Bosna Hersek yolculugumuza bir an önce baslamak için istedik. Ülkeler arasi çalisan bir kaç taksi ile pazarlik yapmak istedik çünkü istedikleri 300 euro gerçekten çok pahaliydi. Söförün birisinin dediklerini hiç unutmuyorum tehlikeli ve zorlu bir yolculuk olacagini söylemisti.

O an bunu o parayi almak için böyle söyledigini düsünmüstüm.  Faruk ile ne yapacagimizi düsünürken aklimiza Karadag'a girdigimiz anda telefonlarimiza Karadag Türk Baskonsoloslugundan bir mesaj gelmisti. " yasanilacak her hangi bir olumsuzluk durumda bu telefondan bize ulasabilirsiniz" diye not düsülmüstü. Hemen telefon açip durumumuzu izah ettim

 Bes dakika sonra size dönecegiz diyerek telefonu kapattilar.

Bes alti dakika içinde bize dedikleri gibi geri döndüler.

Baskentleri olan Podgarica da otobüs terminalinde Bosna Hersek için yerlerimizin ayrildigini söylediler.

Tesekkür ederek Podgarica'ya gitmek için hazirlandik. Kisa süren bir yolculuk sonrasi aksam saatlerinde baskentleri Podgrica'ya ulastik.

Taksi bizi terminale biraktiktan sonra sirt çantalarimiz ile birlikte terminale girmek istedik fakat içeriye girmek için turnikelere para ödeyip girdik.

Bana çok ilginç geldi kisaca. Her neyse otobüs terminalinde bizim için ayrilmis olan tur firmasina gidip. Isimlerimizi söyledigimizde biletleri 30' ar dolar karsiliginda aldik.

Hareket zamani için bir hayli zamanimiz olmasina ragmen gece karanliginda Podgorica caddelerinde biraz dolastik. Nerede ise in cin top atiyor ortalikta bir kaç kisiden baska kimse yoktu.

Çok uzun zaman Osmanli egemenliginde yasamis olan Podgorica'da sadece bir cami olmasi dikkati mi çekmisti. Oysa Uljine'ye en az on cami gezdik.

Hatta Antalya'li birisi sehrin en önemli merkezi ve denize sifir noktada yaptirdigi cami de uzun zamandir içmedigimiz Türk usulü çayi içerek keyif yapmistik.

Bu caminin yapimini üstlenen hayir sever Antalya'li is adamina ülkeme girdikten sonra telefon açarak tesekkür etmistim.

Otobüsümüzün hareket saati gelmisti. Terminale dogru yürümeye basladik.

Terminal de otobüsün muavinine bagaç için sirt çantalarimiz verdik.

Bir saskinliktan burada yasadik gülermisin aglarmisin.

Bagaç için ayri üçret aliniyormus.

Gülerek hemen verdik. Hareket için artik her sey hazirdi. Otobüste bizden baska Türk yoktu.

Sekiz saat sürecek yolculuga basladik. Ilerleyen saatlerde pazarlik için konustugumuz taksi söförünün dediklerini hatirladim zorlu ve uzun bir yolculuk demisti. Gerçekten çok zor oldu. Orman içinden geçen araçimiz tehlikeli bölgelerde tek serit oldugu için uzun süre karsinda gelen araçlara yol vermek zorunda kaliyordu. Biz yola çiktigimizda karsi taraf bekliyordu. Aslinda sadece bu yolculugu yazsam inanin çok uzun sürer.

Iste böylesine bir zamanda Karadag'i yeniden hatirlamak aslinda iyi oldu.

Bende negatif bir izlenim birakan bu ülke belkide Türkiye' nin 2022 Dünya kupasina katilmasina vesile olacak bir sonuç alarak Hollanda'nin önünü kapatmasini bizim isigimiz oldu.

En önemlisi bu ülkenin bizimle yapacagimiz maç sonunda A Milli Futbol Takimimizin Dünya Kupasina katilacak sonucu almasini beklemek olacak.

Yani kisaca en uzun 48 saat yasamak olacak hepimiz için.

Haydi hayirlisi dualarimiz sizinle bizim çocuklar.