Mahmut ÖZER


KURUMsal

KURUMsal


KURUMsal

Türkiye’nin en yüksek GÜNDEM konusu SEÇİMDİR.

Yerel seçimlerin en önemli ŞEHRİ de sadece adının bile ŞİİR olduğu marka kent İSTANBUL.

İstanbul AŞKI ile bilinen günümüzün cumhurbaşkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN 1994 yerel seçimlerinde MİLLİ GÖRÜŞ ruhu ile REFAH PARTİSİ adayı olunca bir ZİHNİYET DEVRİMİ yaparak ilk seçimini kazandı. 

İstanbul PAYİTAHT olduğu günden bu yana ilk defa aslına en yakın bir zihniyetle yönetilmeye başlanmış oldu.

R. T. Erdoğan İstanbul seçimi ile başlayan ve start aldığı siyasi hayatının zafer maratonunu 30 yıl boyunca aralıksız girdiği tüm seçimleri kazanarak DEMOKRASİ EFSANESİ oldu.

Çeyrek asır boyunca aralıksız hizmet ve adalet konusunda iddialı bir süreci yaşayan bu şehir bir YOL KAZASI sonucu yönetim zihniyeti ile el değiştirdi.

5 yıl sonra tekrar EMANETİN EHLİNE verilmesi konusunda bir yeni bir sürece girdik.

Bu süreçte ŞEHREMİNİ olmak bir AD değil ADALET meselesidir.

Bir şehrin yönetiminin kişiler veya tabelalar üzerinden olmadığını, bunun bir ZİHNİYET meselesi olduğunu ancak böyle bakılırsa hizmetin KURUMsal olabileceğini unutmamalıyız.

Son 5 yılda günü kurtarmakla, vaziyeti idare etmekle hizmet edilmediğini, aynı anda hem şehri hem ülkeyi yönetme hevesi ile hizmet niyetine ŞİRK bulaştıranların bilinmesi lazım.

Maksadı ve MURATI hizmet olanların bu işi ancak KURUMsal bir zihniyetle yapabileceğine inanıyorum.

Herkes neyin veya KİMİN OĞLU ya da kızı olursa olsun MAKAMIN bir EMANET ve vebal olduğunu unutmamalıdır.

İstanbul Türkiye’nin dünyaya bakan yüzüdür. Dünya bizi bu yüzle tanır bu yüzle anlar.

Sırf bu yüzden bile olsa hizmet KURUMsal olmalı ve İstanbul hizmeti için 5 yıldır beklediği MURATINA ermelidir.

İstanbul evvela Marmara DEPREMİNDEN önce GÖÇ depreminden korunmalı, İstanbul’un İÇ ULAŞIMI halledilmeden daha önce Anadolu’ndan İstanbul’a İŞ için AŞ için ulaşma mecburiyetini çözmelidir.

Yani İstanbul’un başta ulaşım olmak üzere tüm sorunlarının çözümü Anadolu’dan başlar. Aksi halde şehrin cazibesini artırdıkça akın akın göçte artmaya devam edecektir. Bunun içindir ki bu KAOS ve SARMAL hiç bitmeyecektir.

İstanbul’un taşı toprağa VERGİ ve RUHSAT olmadan bu GÖÇ durmaz, göç durmadan da ne merkezi hükümet bütçesi ne de şehrin bütçesi mevcut sorunları çözmeye yetmez. 

İki çift sözümüzde HATAY için olsun.

Depremin sarstığı değil sırtının üstüne ÇÖKERTTİĞİ şehrin yeniden ayağa kalkması, parti içinde SAVAŞ kazanıp NARA ATMAK için değil artık acıdan ağlayamayan Hatay’ının YÜZÜ GÜLSÜN diye çalışılmalıdır.

Zira 1 yıl önce olan depremin 1000 yıldır biliniyor olmasına rağmen sırf iktidar siyasi itibar kazanmasın diye mahkeme yolu ile kentsel dönüşümleri engelleyenler kimdi? 

RÖNESANAS rezidans ile RANTSAL DÖNÜŞÜM yapan kimlerdi?

 Mimarlar odası başkanı “çok idealist insan” güzellemesi yaparak 1000 kişinin ölümüne yol açanları koruyan kimlerdi?

Yetki ve ruhsat işlerine gelince “ Çok sorgularsanız yazık etmiş oluruz” diyerek tüm ihmal ve suistimalleri örtbas eden kimlerdi?

Daha nice sorular var oy kullanmadan önce cevaplanması gereken. Evet bize yeniden bir REFORM ve RÖNESANS lazım ama rezidans olmayanından.

Son söz: Bedevi Yesrib’i MEDİNE yapan ÇAĞDAŞLIK masalı ile uyutanlar değil adalet ile MEDENİYETİ kuranlardır.