MUSTAFA TÜRK


PSİKOLOGLARA İHTİYACIMIZ VAR

PSİKOLOGLARA İHTİYACIMIZ VAR



Çok uzun zamandır görüşemediğim meslektaşım olan gazeteci arkadaşım ile bir araya geldik. Kısa bir sohbet sonrası hocam kahve içmeye ne dersin dedi; 
Ben çok fazla kahve içmiyorum biliyorsun dememe rağmen olmaz diyerek ısrar etti. Nereye gidelim diye birkaç mekân ismi saydı ben üzerinde fazla durmadım iş merkezinin kapısından dışarı çıktığımda karşımda her zaman ki güler yüzü ile saygı değer İhsan Soydan gördüm. 
Sohbeti, insanlığı, kibarlığı ile her zaman takdir ettiğim İhsan Bey kahve içmeye davet etti. Biz de onu davet ettik ama burada hazır varken neden başka yer diyerek sitem etti. Ayak üstü konuşmalar sonunda otelin lobisinde kahve tadında güzel bir sohbete başladık. 
Tabi ki gündemimiz Asrın felaketi olarak acısını hiçbir zaman unutamayacağımız ülkemizde yaşanan deprem felaketi oldu. Meslektaşımın olan arkadaşımın deprem bölgesinden yeni gelmesi, orada ki yaşananları anlatması ile morallerimizi bozsa da tüm dünyanın desteğini ve halkımızın bir an bile nefes almadan gece gündüz depremzedeler için çalışması gerçekten olağan üstü bir olay. 
Zengini fakiri herkes gücünün yettiği kadar depremzede kardeşlerimiz ile hayatlarını paylaşıyorlar. 

Onlarla ağlıyor onlarla hikayelerine ortak oluyorlar birer psikolog gibi. Aslında her şey umut dolu. 

Yaralara merhem olmaya çalışılıyor bundan hiç şüphem yok.  
Gel gelelim deprem bölgesinden gelen insanların yeni yaşam yerlerinde ne kadar mutlular ya da mutsuzlar bunu belki de görmüyoruz. 

Bir başka bakış açısı ile yeme içme barınma dışında bu insanların yeniden topluma kazandırmak için neler yapılıyor, belki yapılıyor ama ben görmedim, sizleri bilmiyorum tabi ki. 
2020 Yılından bu yana dünyamız da yaşanan Covid19 hepimizi derinden üzmüş günlerce, aylarca yıllarca bu psikoloji içerisinde sorunlar yaşamış bir ülke olarak 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem ile birlikte psikoloji anlamında inanın yerle bir olduk diyebilirim.

 Bunun altından insanlarımız nasıl kalkacak bilmiyorum. Deprem bölgesi dışında kalan birçok çocuk bugün tek başına kendi odalarında değil, anne babasının yatak odalarında geceleri uyumaları, her an yanında düdük bulundurmaları ve yalnız kalmak yerine toplu olarak bulunmalarını dikkat çekiyor. Aslında basite alınacak bir olay değil bunlar. 

Depremi yaşamamış olanlarda hal böyleyken, deprem yaşayan çocuklarımızın psikolojini düşünebiliyor musunuz, lütfen empati yapalım hep birlikte. 
Ülkemiz birçok kurum, kuruluşlar ile birlikte serbest çalışan psikologlar var neden bir adım atmazlar. 
Şehrimizin en eski otellerinden birisi olan Soydan 40 odalı otelinde 20 kişi misafir edebiliyor. 6 Şubat günü yaşanan depremden bir gün sonra yani 7 şubatta otelini depremzedeler açan ender hayırseverlerden birisi. Elbette ilimizde ve ülkemizde otellerini açan onları misafir eden birçok kuruluş var. İnanın hepsi onur ve güven kaynağımız olarak kalplerimizi kazandılar. Her birine minnettarız. 
İşte oteller gibi depremzedeleri hayata döndürecek moral ve motivasyon sağlayacak destek hizmetleri verecek gönüllü insanların ortaya çıkması gerekiyor. 

Burada yanlış anlaşılmasın herkes derken sadece bu hizmetleri verecek eğitimini almış kişilerden bahsediyorum. 
6.Şubat’ta yaşanan deprem sonrası ilimize gelerek yaşamlarını burada sürdürmeye başlayan birçok vatandaşımız var bu sayının önümüzde ki günlerde 20 binin üzerinde olacağını düşünüyorum.
Bu anlamda başta ilimizin değerli yönetim kadrosunun özverili çalışmalarını bir de bu gözle bakmalarını çok isterim.
Bir kez daha asrın felaketi olan bu acıyı yüce rabbim hiç kimseye yaşatmasın.

 İnsanlarımız sağlık mutluluk içinde yaşaması için, her anlamda yapılacak işleri çıkarsız menfaatsiz düzgün yapmaları görevleri olsun. 

Yaşanan deprem sonrası, daha önceleri böbürlenen kendini yüksek gören o tip insanlar boynu bükük çorba almak için sıraya girdiler. Umarım ki bu ders hepimize yeter. 

Zor günler yaşıyoruz hep birlikte ama yine de umut dolu güzel günler yaşamak dileği ile her şey gönlünüzce olsun.